BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Dila EVLİYAOĞLU
KENTLERİN FENOMENOLOJİK İLİŞKİLER BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
 
Kentler sadece fonksiyonu doğrultusunda içinde bireylerin eylemlerini sürdürmesine olanak tanıyan hacimler değildir. Kent; algı, bellek, deneyim ve düşüncelerin varlığı ile de bütünleşerek somut sınırların ötesinde soyut sınırlara da sahip olabilmektedir. Kentsel mekanlar kullanıcıları tarafından algılanış biçimlerine göre şekillenmektedirler. Kant “Mekân zihindedir” görüşü ile mekanların soyut ve sezgisel kavramlar olduğunu belirtmektedir. Edward Soja ise mekân için “hem gerçek, hem sahtedir” ifadesini kullanmaktadır. Kütlesel ve tasarımsal özellikleri bağlamında algılanabilir oluşları kentsel mekanları gerçek yaparken, mekanların duyusal, psikolojik, deneyimsel, kültürel, ekonomik, sosyal ve ahlaki olgularla da algılanabilir oluşu kentsel mekanları daha öznel kılmaktadır. Bu öznellik durumu kentlerin farklı bireyler üzerindeki algısını ve yorumlamasını farklılaştıracaktır. Bu durum sonucunda da her bireyin zihninde canlandırarak deneyimlediği gerçek kent olgusu, bir diğeri için sahte olarak yorumlanabilecektir. Kentler, içinde yaşayan bireylerle anlam kazanıp yaşamaktadırlar. Bireylerin kentsel deneyimleri, kentsel imgeler ve dinamikler ile birleşerek kentin kolektif belleğin ürettiği alanlar olarak algılanmasını sağlamaktadırlar. Bu şekilde oluşan kentsel bellek ile de her bireyin zihninde oluşan kent imgeleri ve kimliği çeşitlilik gösterebilecektir. Kişisel deneyim, zevk ve algıların ötesinde ise kentlerin ve yapıların formu, konumu, tasarım ve işlevleri algılanmalarında oldukça yüksek etkiye sahip olmaktadır. Kentlerin dillerinin ve kimliklerinin oluşumu coğrafi, kültürel, siyasi ve toplumsal dinamiklerle ilişkili olabilmekte ve bu dinamikler ışığında şekillenmektedir. Türkiye ele alındığında, coğrafi konumu dolayısıyla tarihsel süreçte çok fazla ve çeşitli medeniyetlere, kültürlere ev sahipliği yapmış olması, farklı bölgelerinde farklı iklimsel ve kültürel koşullara sahip olması sebebi ile zengin bir mimariye sahip olduğu görülmektedir. Bu sebepler bağlamında, bu çalışma ile Türkiye’nin kentsel imgeye sahip olabilecek nitelikteki kentleri fenomenolojik ilişkiler bağlamında mimari form, algı ve deneyim açılarından değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Fenomenoloji, Kentsel İmge, Algı, Deneyim



 


Keywords: